KARSAVURAN / Levent Okur – H. İlker DUMAN
Gülmek ve güldürmek nedir sizce?
Gülmek iyi bir şey… Onu biliyorum bir tek.
Güldürmek ve yazma yeteneğinizi ilk ne zaman keşfettiniz?
Yani öyle “vay yazabiliyormuşum ben” gibi bir keşif anı olmadı, canım çektikçe kafama göre yazıyordum. Bazı kısımları hoşuma giderse “güzel oldu burası” diyordum. Sonraları daha özenli yazmaya başladım. Aşırı huylanırım kötü yazılardan.
Levent Okur kimdir?
Valla, orada pek bir numara yok. Gündüzleri hayat gailesi çerçevesinde, bordro mahkumu insanım. Geceleri, sanat sepet olsun, gönül neşe dolsun diyerek yazıdır, müziktir uğraşıyorum, ha bir de görenler çok beyaz olduğumu söylüyor, onu söyleyebiliriz belki.
Nasıl ortaya çıktı bu kitap?
Bir internet sitesi için, haftadan haftaya yazmaya başlayarak girdim öykü işine, öyküler beğenildikçe çoğaldı, çoğaldıkça kitap fikri oluştu. Tabi bir de Velespit Yayınları’nın bu öykülerle ilgilenmesi var, aksi halde olmayacaktı.
Karsavuran’ın devamı gelecek mi?
Karsavuran isimli öykünün bende devamı var aslında, o elli altmış sayfa kadar daha gidiyor, fakat ilk bölümü yeterince hikâye gibi olduğundan, kitaba o şekliyle koymak istedim. Yeni öyküleri hazırlamaya başladım. Ne zamana kısmet olur bilmiyorum ama ikinci kitaba da niyetim var, evet.
Sizi etkileyen yazarlar kimler?
İyi bir okur olduğumu düşünmüyorum, “Bıkmadın mı abi hala Bukowski’den” diyorlar. Şahane yazıyor, nasıl bıkayım. İhsan Oktay Anar muhteşem, Aslı Erdoğan, favorilerimden… Mahir Ünsal Eriş’in de öykülerini çok beğeniyorum.
Kitabınızda bir çeşit geçmişe özlem mi var? Tıpkı “Hoş Geldin YYeni Yıl” hikâyenizin sonu gibi?
Çok öyle “nerede o eski ramazanlar” tipi bir insan değilim, bildiğim kadarıyla. Fakat Lemmy demiş ya “En güzel müzik yirmi yaşında dinlediğin müziktir.” diye öyle de bir durum var, bence hepimiz için, onu da yadsıyamayız.
Komik hikâyeler ve anıların arasında Rambo’nun dramı beni çok etkiledi. O hikâyenin çıkış noktasını paylaşabilir misiniz?
Hayaller de bayatlıyor, son kullanma tarihi geçiyor hani, onun üstüne bir şeyler yazayım istedim. Topu çok gevelemeden, tek pas, çabuk oynamak gerekiyor.
Kendi mizahınızı nasıl tanımlarsınız? Kara mizah da barındırdığı, düşünüyor musunuz?
Ara ara, kara mizah gibi oluyor galiba. Absürd diyenleri de duydum gerçi.
Tarihten bir kitabı yazacak olsanız hangisini yazmak isterdiniz?
Yakın tarih olsun. “Ağır Roman” bence, olağanüstü bir kitap, onu seçiyorum.
Sizi ne güldürür?
Keskin zekâ ürünü mizah seviyorum. Sürpriz bir isim yok. Louis C.K., Umut Sarıkaya, Cem Yılmaz… Öte yandan, Cengiz Bozkurt’da çok komik adam mesela, hali, tavrı, komik bir kez… Şuradan şuraya düz yürüse, yine komik o.
Komedi yazmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Hangi özellikler olmalı, komedi yazarında?
Pabuç kadar laflar etmek istemem, bu konularda fakat yazınca ne çıkıyorsa oradan yürümek, çıkmayana niyetlenmekten daha iyi sonuçlar verebilir, gibi geliyor bana.
Söyleşi için çok teşekkür ederim, Levent Üstad; imzalı kitap için de, iyi ki okudum ve devamını da bekliyorum.
Ben teşekkür ederim.