OYUN – Havva Evin AKAY
Ahmet, Vedat, Selim, öğlenin yakıcılığında, en sevdikleri oyunu oynayacaklardı. Kara bir yılan gibi uzayan raylara ellerindeki taşları sıraladılar. Alnındaki teri koluna sıyırdı Selim. Yaklaşan trenin eğilip bükülen görüntüsüne baktı sıcakta. Çalan düdük kulaklarını çınlatmıştı. Sarı otların arasına koşuştular. Her zamanki küçük tepeciklerinin ardına soluk soluğa pusulandılar. Demir tekerleklerin nereye fırlatacağı belli olmazdı taşları. Zaten oyun da buydu. Tren gelmeden önce yönlerini seçiyorlardı. Tutturan olursa diğerlerini ütüyordu. Ahmet, sağ ön, demişti. Vedat, sağ arka. Selim, tepecik yönünü işaret etmişti. Oyunu kazandı Selim, ama sağ gözünü kaybetti.