GENÇ YAZAR AVCISI-3 OZAN ERTÜRK
RUHBAN, DÜNYANIN RUHU
Dünya sözcüğü eğer gök cismi ifade edecek şekilde kullanılmışsa ilk harfi büyük
yazılır. Bunun nedeni terim anlam kazanmış olmasıdır. Bir örnekle açıklamamız gerekirse,
“Ay, Dünya’nın uydusudur.” cümlesinde “Dünya” Güneş sisteminin üçüncü gezegeni olduğu
için büyük harfle başlanarak yazılır. Öte yandan “Ülkemiz, dünyanın en önemli fındık
üreticilerinden biridir.” cümlesinde büyük harfe gerek yoktur. Burada temel anlamdadır
sözcük. (Bir de sevdiklerimize “Sen benim dünyamsın.” dediğimizde mecaz anlam kazanır
ama bunun konumuzla ilgisi yok. Kim bilir, belki de vardır.)
Şimdi “Durduk yerde nereden çıktı bu anlam bilgisi dersi? Hocam karıştırdın galiba!
Burası sınıf değil.” dediğinizi duyar gibiyim. Yok, merak etmeyin! Karıştırmadım. Yazımın
konusu olan yazarın, biricik kitabına bir giriş bu. Kitap “Metin boyunca Dünya’nın D’si
sevgiden ve saygıdan hep büyük yazıldı.” diye başlıyor çünkü.
Her zamanki gibi önce yazarı tanıyalım: Ozan Ertürk; otuzlu yaşlarının ikinci
yarısında, Bilgi Üniversitesi, İletişim Fakültesi mezunu, aynı zamanda erkek giyim
sektöründe markası bulunan bir yazar. Hani “çok yönlü” derler ya…Tam öyle! Radyoda
program mı yapmamış, reklam metni mi yazmamış, pazarda havlu mu satmamış! Yani her
çiçekten öz alıp kendi kovanında bambaşka bir bal üretmiş. Bu bal da “Ruhban” diye kitap
olmuş, önümüze konmuş.
Küçükken birçoğumuzun yaptığını düşündüğüm bir oyunu hatırlatayım: Bir sözcüğü
çok sık tekrarlayıp çevremizdekileri deli ederdik ya hani! Arka arkaya, sürekli söylerdik de
sözcük anlamını yitirir gibi olurdu. Sonra o anlamsızlaşan sözcükle kalakalırdık. İşte
yazarımızın tekniği de buna benziyor biraz. Sözcüğü o kadar farklı ve umulmaz anlamlarda
tekrar ediyor ki “din adamı, rahip” yerine bambaşka şeyler anlıyorsunuz sözcükten.
Bir tiyatro sahnesi tadında açılıyor ilk sayfalar. Kimdir necidir bilmediğimiz biri,
yazarın dediği gibi adamın biri başlıyor taa gerilerden, “Önce gaz ve toz bulutu vardı.”
tadında anlatmaya. Bundan sonrası tam bir bilgi bombardımanı. Tarihin erken dönemlerinde
yaşamış adı sanı duyulmamış, acı içinde ölmüş, farklı medeniyetlerden gelen insanların
trajedileri bir bir dökülüyor satırlara. Bir ara “Ben bilim-kurgu mu okuyorum yoksa kazara
Conan falan mı aldım elime?” ikilemine düşebiliyorsunuz. Panik yapmayın, devam edin.
İnsan bedeninin sınırları, hayatta kalabilme ve acıya katlanabilme yeteneği, bilimsel verilerle
açıklanıyor. Dudak uçuklatan sayısal veriler “Acaba gerçek midir yoksa yazar sallamış mıdır
bunları?” dedirtiyor. İnanmamayı seçtiyseniz buyurun araştırın, inanmaya karar verdiyseniz
devam edelim.
Bu acı öykülerinden sonra geliyoruz romanın baş kahramanı Dünya’ya. Evet, evet!
Başrolleri, Dünya ile Büyük Gezegen’in üst bilinci Ruhban paylaşıyor aslında. Bu bir
bilim-kurgusal aşk öyküsü çünkü: Dünya, nebuladan kopup kendi varlığını kazanıyor, o
sırada karşısına çıkan Büyük Gezegen’e vuruluyor. (Gerçekten vuruluyor! Büyük bir
çarpışma bu!) Çarpışmanın ardından güzel bir uydu, Ay doğuyor. Sadece o da değil.
Dünya’da yaşam da doğuyor! Milyonlarca yıl sonra bilimden, sanattan, felsefeden anlayan,
bambaşka bir bilinç oluşturacak yaşamın ilk ve en ilkel hâli… Ve Dünya anne oluyor. İşte tam
o zaman anlıyoruz, bu trajik yaşam öykülerini neden okuduğumuzu. Bu çarpışmanın
ardından, bir parçasını Dünya’da bırakan Ruhban, sık sık bu gezegene dönecek, burada
yaşayan bu bilinçli yaşamın yani insanın bedenine girecek, hem kendini hem de gezegeni
değiştirecek.
Sürpriz bozan (spoiler yerine TDK’nin önerdiği bir sözcük) vermeyeceğim. Okumak
isteyene bu ön bilgi yeter de artar bile. Ama şunu da diyeyim, fosforlu kaleminizi hazır edin.
Altını çizeceğiniz çok fazla yer olacak çünkü. Yakası açılmadık bilgiler, hayal
edemeyeceğiniz gerçekler, varlığından haberinizin olmadığı kavramlar, geleceğe dair
kehanetler, sizi sizden alacak yorumlar ve ifadeler…
Son sayfaya geldiğinizde şaşırmayın! Kitap bitmiyor. Bu bir serinin başlangıcı.
Umarım en kısa zamanda ikinci kitabı da okuruz.
Ruhban, 2021’de Kayıp Rıhtım Edebiyat sitesinin takipçileri tarafından en iyi üçüncü
bilim-kurgu eseri seçilmiş. Özellikle genç okurların ilgisini çekecek ve onları üstünde
yaşadıkları gezegeni ve hayatı sorgulatacak bir kitap. Alt başlığı olan “Yeni Çağ Mitolojisi”ne
dair yepyeni nüveler barındırıyor ve edebiyatımızın geleceğine umutla bakmamı sağlıyor.
Bu yazıyı kitaptan altı çizilecek o satırlardan biriyle bitirmek ve ilk satırlarımda
çizmeye başladığım çemberi tamamlamak istiyorum.
“Çünkü kelimeler anlamların zindanlarıdır.”
EK: Aşağıda bulunan linklerden kitap ve yazar hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz:
1. Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesinde gerçekleşen söyleşi
2. Evrensel gazetesi için Sayın Özlem Ertan tarafından yapılan söyleşi
https://www.evrensel.net/haber/442576/yazar-ozan-erturk-insanin-evren-ile-iliskisini-s
orguluyoruz.
Editör: Aysun Önem