Genel

GURUR DOLU BAKIŞLAR – ERDEM GÖKÇE

Yaz tatili yeni başlamıştı. Herkes bu yaz da diğer yazlar gibi sıradan geçecek diye düşünürken Halil Şevket’in kapısını çaldı. Şevket o anda bir şey olduğunu anlamıştı. Çünkü Halil asla birisini beklemez hep onlar Halil’i beklerdi. Yani anlayacağınız Şevket, Ayşegül, Asya İnci, Halil ve Mustafa’dan oluşan 6 kişilik arkadaş grubunun en üşengeci Halil’di.  Şevket Halil’e ne olduğunu sordu Halil heyecanlı bir ses tonuyla Şevket’e ekibi topla Yunanistan’a gidiyoruz diye seslendi.

Şevket cevap bile veremeden Halil oradan uzaklaştı. Şevket olan bitene anlam veremese de ekibi aradı. Parkta buluştular ve Halil ekibe her şeyi anlattı. Mahallelerinde bir gönüllü proje olacakmış, Halil de bu projeye hep beraber katılabileceklerini düşünmüş. Ekibin Hepsi bu projeyi onayladı. Ayşegül konuya dahil olup ben bu projeye katılmak istediğimizi yetkililere söylerim, siz de arkamdan gelin dedi. Belediye çocukların başvurularını kabul etti ama bir lakaba ihtiyaçları vardı.  Bunun neden gerekli olduğunu o an için anlamasalar da çok yakında anlayacaklardı.

Halil ekibe nerelere gideceklerini söyledi. Birinci durak Atina ikinci durak Portofino üçüncü durak Passou ve son durak Bükreş olacaktı. Ekip çok heyecanlıydı, kimse daha önce yurt dışına çıkmamıştı.  Belediye Yunanistan uçak biletlerini hazırlamış, çocuklara vermişti.  Çocuklar uçağı gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediler. Bu kocaman beyaz dev metal parçası onların aklını başından almıştı. Bu dev uçağa bindikten sonra aşağı yukarı dört saatte Atina’ya varmışlardı. Atina’ya varıp şehri gördüklerinde gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Bu güzel yemyeşil şehre adeta âşık olmuşlardı. Mustafa Halil’e, “Burada düzeltilecek ne var ki?”, diye sordu. Halil, “Burası insanların görülmesini istedikleri yerler, bizim asıl bakmamız gerekense kilometrelerce ötede yer alan Dadia Forest” dedi Mustafa’ya. Ekiptekiler Halil’in ne demek istediğini henüz anlayamamıştı ancak anlamaları da çok uzun sürmeyecekti.

Halil, ekibi bir otobüsle şehrin terk edilmiş iç tarafına götürdü. Otobüsten indiklerinde karşılarındaki manzara görmeye hiç de alışık olmadıkları türdendi. Karşılarında yemyeşil bir şehir yerine bitik, harabeye dönmüş kocaman bir orman duruyordu Şevket şaşkınlığını gizleyemeyip “Burası da ne böyle!” diye söylendi. Herkes çok şaşkındı. Halil ekibe dönüp “İşte dönüştürmemiz gereken yer burası, gelin peşimden!” diye seslendi. “Buradaki görevimiz, bu yerin videolarını sosyal medyada paylaşıp farkındalık yaratmak ve bu çöle dönmüş ormana 10.000’den fazla fidan dikilmesini sağlayıp yeniden yeşertmek”, diyerek arkadaşlarına ne yapmaları gerektiğini açıkladı.

Çocuklar, kendi aralarında konuşarak kimin hangi görevi yapacağına karar verdiler. İnci kameraman olacak, diğerleri kameraya konuşacaklardı. Bu planlarını uygulamaya koymak amacıyla bir sosyal medya hesabı açtılar. Çektikleri videoları açtıkları sosyal medya hesabına yüklediler. Videolar sosyal medyada tıklanma ve beğeni rekorları kırdı. İnsanlar sırf bir tane fidan dikebilmek için dünyanın her yerinden Atina’ya gelmeye başladılar. Çocukların bu çabaları o kadar çok beğenilmişti ki onlara sosyal medyada “Çevre Dedektifleri” adında bir lakap takılmıştı. Bütün bu çabalar sonuç vermiş, Dasia Forest yine yemyeşil olmuştu.  Çevre Dedektifleri’nin projesi başarıyla uygulanmıştı.

Çocuklar başarılı geçen ilk etabın ardından projelerinin ikinci durağı olan Portofino’ya geçeceklerdi. Yine bir çevre sorunu yaşanan Portofino’ya vardıklarında onları masmavi bir gökyüzü ve upuzun bir kıyı şeridi karşıladı. Halil, “Çocuklar, gelin! İşimiz burada.”, diye seslendi. Çocuklar başta anlam veremese de Halil’i dinlemeye devam ettiler. Halil ekibe “Burası çok güzel görünüyor, değil mi?” diye sordu. Ekiptekiler, hep bir ağızdan           “Evet,burada ne işimiz var ki?” diye soruyla cevap verdiler. Halil çocuklara “Burada caretta carettaların yumurtaları korunamıyor, geceleyin denize doğru ilerlemek yerine şehirdeki başka ışıklara gidiyor ve ölüyorlar” dedi “Bu çevrede çok fazla lunapark var, onların ışıklarına gidiyorlardır kesin” diye ekledi Ayşegül.

Çocuklar yine bir video ile buradaki soruna dikkat çektiler. Video çok fazla destek gördü ve lunaparklar dünyanın dört bir tarafından tepki topladı. Ülkenin en büyük gelir kaynaklarından olan eğlence merkezlerini kapattırmak hiç de kolay olmasa da milyonlarca kişinin desteğini alan “Çevre Dedektifleri”, ne yapıp edip deniz kıyısındaki lunaparkları kapattırmayı başardılar. Ancak, bazı insanlar Çevre Dedektifleri’nin bu işi sadece gösteriş için yaptıklarını düşünüyorlardı. Çocuklar ise bu proleleri para şan şöhret için yapmadıklarını yakında herkese kanıtlayacaklardı.

“Çevre Dedektifleri” hiç dinlenmeden Portofino’dan Almanya’ya Passou’ya uçtular. Yine koskocaman bir uçakla iniş yaptıkları yemyeşil hayat dolu bu şehre aşık olmamak ellerinde değildi. Halil çok uzatmadan konuya girdi ve yapmaları gerekenleri Çevre Dedektifleri’ne anlattı: “Burada Inn Nehri adında bir nehir var ve çok fazla kirletiliyor. Bu kirliliği de Atina’da yaptığımız gibi internette konuyla ilgili tepki toplayarak önleyebiliriz. Siz ne dersiniz arkadaşlar?” Ekip arkadaşları anlaşmaya vardıktan sonra yine İnci’nin kameraya çektiği bir videoyu sosyal medya hesaplarına yüklediler. Bu video internette büyük bir kitle tarafından izlendi ve destek gördü. İnsanlar Çevre Dedektifleri ile gurur duyuyor, onları çok takdir ediyorlardı. Çocuklar projenin bu aşamasını da başarıyla tamamlayıp önlerine bakmaya devam edeceklerdi. Ancak bu güzel şehirden ayrılmadan önce Almanya’nın ünlü lezzetlerinden olan şnitzel ile kendilerini ödüllendirdiler.

Çevrede Dedektifleri’nin son durağı Romanya’nın Bükreş şehriydi. Buraya, bir araba fabrikasından kaynaklanan çevre kirliliğine dur demek için gideceklerdi. Şehre vardıklarında karşılarında görmeyi umdukları gibi yeşil, hayat kokan bir yer yoktu. Onları, binalardan adım atılamaz hale gelen pislik içinde bir şehir karşıladı.  Çocuklar bu durum karşısında şaşkınlık içinde kaldılar. Mustafa, “Burası da ne böyle, her yer pislik içinde!” diye mırıldandı. Şevket “Bence de… Burada düzeltilecek o kadar çok şey var ki, biz hangi birini yapabiliriz.”, diye ekledi. Halil, “Biz burada tek bir şeyi düzelteceğiz, gücümüz her şeyi düzeltmeye yetmez.  Burada bir araba fabrikası var ve havayı çok fazla kirletiyor.”, dedi. Ayşegül “Hep aynı şeyi yapmış oluyoruz ancak buranın da videolarını çekip sosyal medyaya yüklersek belki şehrin tüm sorunlarını bile çözebiliriz.” diye umutla konuştu. İnci Ayşegül’e “Bence de öyle yapmalıyız. Bu şekilde geniş kitlelere ulaşabiliriz.”, diyerek arkadaşının fikrine katıldığını gösterdi. Halil, “Zaten yapabileceğimiz başka da bir şey yok.”, dedi. Daha önceden yaptıkları görev dağılımını tekrar uyguladılar. Bu çabaları yine sonuç verdi ve fabrika, bacalarına fitre taktırmak zorunda kaldı. Bu son video ile sadece fabrika sorunu çözülmemiş aynı zamanda şehrin çevre kirliliği sorunlarının büyük bir kısmı da çözüme kavuşmuştu. Projeleri başarıyla sonuçlanan Çevre Dedektifleri Ankara’ya dönüş için artık hazırlıklara başlayabilirdi.

Çevre dedektifleri Ankara’ya döndüklerinde adeta birer halk kahramanı gibi karşılandılar. İnsanların gönüllerine taht kuran bu çocuklar gurur dolu bakışlar eşliğinde evlerine doğru yol aldılar. Başarılarıyla masallara konu olacak kadar tanınan ve sevilen Çevre Dedektifleri artık ülkenin en büyük gurur kaynaklarından biri olmuşlardı.

Bir cevap yazın