İnsanlığı tek bir beden olarak düşünürsek herhalde aileyi de bu bedenin en küçük yapıtaşı olan hücre olarak tanımlayabiliriz. Tıpkı kendi vücudumuzdaki hücreler gibi ailelerimizi de seçemeyiz. Hayatta seçemediğimiz bir çok şey olduğu gibi.
Hücrelerin kanser olmasının nedeni ne ise aile içinde aynı durum geçerli. Aile içi bozulma.
Fransız kanalı TF1’de yayın hayatına başlayan “La Mante” dizisi, sorunlu aile modelinden yola çıkarak güzel bir gerilim oluşturmuş.
Dizi ilk başta Hannibal Lecter’ın sinemaya giriş hikâyesi olan “Kuzuların Sessizliği”ni anımsatır tarzda başlasa da bir bölüm sonra bu etkiden sıyrılıyor. Açıkçası sinema filmine benzer şekilde başlamasını çok yadırgamadım çünkü hikâyeye giriş için olasılıklar sınırlı. Yine de farklı bir başlangıç da düşünülebilirdi. Tek sezonluk, bölümleri ortalama bir saatlik 2017 yapımı dizinin senaryosu ve bir karakter hariç tüm karakterleri oldukça yerinde. Fakat o bir karakter dizi boyunca aldığı nefeste bile beni çok rahatsız etti. Pascal Demolon, yönetmen babacan bir komiser görmek istediği için mi öyle bir performans çıkarmış bilmiyorum fakat role kesinlikle girememiş.
Diğer oyunculara bakacak olursak Manon Azem’i daha çok görmeyi isterdim, Carole Bouquet ve Fred Testot için ise çok başarılı olduklarını söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle yakın çekimlerde Bouquet’in donuk ve çaresiz bakışları efsaneydi. Bir de az ama öz Robinson Stévenin’in rolü vardı ki görülmeye değer.
Kısaca La Mante genel izlenilebilirlik açısından 5 üzerinden 4.5, sinemografik olarak 4 üzerinden 3.9’luk bir dizi. İyi seyirler dilerken dizinin bir gerilim dizisi olduğunu ve ara ara korku ögeleri barındırdığını belirtmek isterim. Korkan yetişkinlere ve küçük izleyicilere göre bir dizi değil.