Köşeler, görsel hafızamda ve içgüdüsel olarak yer seçimlerimde her zaman ilk sıralarda yerini almıştır. Herhangi bir ortama girdiğimde gözüm hep “köşelere” gider, detayların bütünlüğünde uzaktan süzmek isterim hep çevreyi. Bu noktadan hakimiyet kurmak mıdır yoksa kendini daha güvende mi hissetmek desem hangisi tam doğru betimleyemesem de bu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi gibi keskin geçişlerden bir tutam ılık bir rüzgar estirmek şimdilerde niyetim. Mevsim geçişlerinin süprizlerine direnmek yerine, güneşe teslim olmak gökyüzünün bulut bulut mavilerinde çiçek açmak kadar toz pembe hayallerim var. “Köşeme çekilmeden”, arzu etmenin gücüyle ortada bir yerlerde dengede durabilmek gibi bir sanat keşfindeyim. Kelimelerin ilizyonunu ruhunda taşıyan biri olarak, bugün hayatıma bir not bırakmak isteseydim şöyle olurdu:
“Bu köşe iyiymiş…”