İlk ziyaretimizi, ilklerin kulübü Beşiktaş JK Müzesi’ne gerçekleştirdik. Kış aylarını siyah beyaza boyamak isteyenler, sırtını boğaza verirken açılan bir tarih kapısından içeri girmeden büyük bir kartal kanatlarını açar. Sizi selamlar. Müze kapısına yöneldiğinizde, güler yüzlü güvenlik görevlileri karşılar sizi. Yeni nesil müzeciliğin, en güzel örneklerinden birine hoş geldiniz.
Dünya yıldızlarının, gurur dolu imzalı formalarını gördükten sonra tarihte bir yolculuğa başlarsınız. Futbolun yasak olduğu zamanlarda, birçok spor branşı ve Türk sporunun gelişimine katkıda bulunan büyük isimler eşlik eder yolculukta. Hatta bir arkeologla karşılaşabilirsiniz.
Merdivenlerden alt kata indiğinizde, önce bir saygı duruşunda bulunursunuz Büyük Önder’e. Halkından biri olmanın gururuyla bir semtin sokaklarında, çarşısında dolaşırsınız. Kardelen adlı bir kayıkla Kurtuluş Savaşı’na tanık olursunuz, minnetle. Formalarda, kramponlarda, kupalarda alın teriyle kazanılmış şampiyonluklar görürsünüz.
Süleyman Seba’nın misafiri olduktan sonra Beşiktaş Marşlarını söyleyebilirsiniz içinizden geldiği gibi. Desibel odasında, kırılan ses rekorunu dinlediğinizde tüyleriniz diken diken olur.
Bakışlarınız taraftar mektuplarında gezinirken, sanal gerçeklikte eğlenceli bir İstanbul manzarası sizi bekler. En sevdiğiniz futbolcuyla fotoğraf çektirebilirsiniz.
Belgesel bölümünde, tarih yolculuğuna devam etme imkanı sunulurken, geleceğin büyükleri bugünün çocukları da unutulmamıştır. Siyah – Beyaz, Sarı – Lacivert, Bordo – Mavi ve daha birçok renkte taraftar formalarıyla omuz omuza oyunlar oynayabilirler ve etkinliklere katılabilirler.
Ayrıca hiçbir engel tanımaması da düşünülmüştür. Fiziksel erişilebilirliği ile her birey tarafından ziyaret edilebileceğinden, herkesi tarih yolculuğuna davet eder.