İşte! Biri beni bulsun diye çığlık atan ağaçlar. İşte bile isteye büyüyen ağaçlar ! Yeryüzü o eski yerin yüzü müdür ? Ya kaç deprem daha gerekir gönlümün dünki aklından yoksun bugünki bahçelerine…
Sesimi duyan var mı ?
Köklerini karanlığa salmanın pahasına bir yaz mevsimini, alalacele bir aşk uğruna feda etmek midir şimdi ömrümün baharı ?
Kalemle ilk tanıştığım gündü, unutmadım. İlk aşktı o ağaçlar. Hayranlığıyla çocuk aklımın aykırı cephelerinde yenik düştüğüm bir hikayeydi…
Önünde ilk eğildiğim işte! Ağaçlar… Bir puta tapar gibi adar gibi adanır gibi…
Ey uğruna yazamadığım onca şiir !
Ve ilk cümleler döküldü o zamanlar bu uğurda. Çocuk aklım gönlümle oturup daha baş başa verememişken, satırlarla ağladı: “Özde cimri misin, sözde cimri misin?”
Hay Allah !
Bugün otuz iki yaşım ‘bir elinde mendil diğer elinde yutkunamadığı bir bardak su’, toprak toprak geziyor…’Kendi başına istemeye istemeye büyüyen ağaçların arasında’… Umuduna hayran, kaderine bedbahtların inadına…
Hiçliğe ithafen,,,