ESMA
Yine camın önüne kurulmuş Allah’ın cezası. Sigara da elinde, oh keyfe bak be. Bütün işleri Esma yapsın. Muşmula surat. Neyi izliyor acaba, bir manzaramız da yok ki. Birkaç kedi bir de birkaç evin çatısı. Bir de dertli dertli iç çekip hepimizin canını sıkıyor. Sanki biz dedik evli adamın koynuna gir diye. Böyle dertlenirsin işte. Herkes biliyor da, acıdıklarından susuyorlar.
“Esmacım bir çay verebilir misin?’’
Nasıl da sahte sahte gülümsüyor orospu, hepimize üstten üstten baktığını görmüyoruz sanki. Tıp okuyor ya, tüm cakası ondan. Her şeyin en iyisini sen bilirsin tabii Adalet hanım.
Çayını veriyorum, gülümsüyor.
‘‘Teşekkür ederim’’
Göz altları çökmüş. Bir de son zamanlarda iyice çıtkırıldım oldu. Onu yemem, bunu yemem… Habire mide bulantıları. Sanki onunki can da bizimki değil.
“ Adalet abla, neyi izliyorsun sen öyle?’’
İki yaş büyük ya, bir de abla diyoruz hanımefendiye.
“Şu karşıda bir ev var ya, oradan ne çok ses gelirdi bir zamanlar. Oraya bakıyorum.”
Ona ne sanki el âlemden. Gri hırkasına kefen gibi sıkı sıkı sarılmış. Cam da açık, hepimizi üşütecek şimdi.
“Capcanlı, gürültülü bir evdi. Hatırlar mısın teyzeyi? Arada bizim yan apartmandaki nineyle didişirlerdi. Ne zamandır yok… Bir de sen yaşlarda bir kızcağız vardı… “
Bu hiç tanışmadığı insanlardan bahsederken neşelendi. Bunda neşelenecek ne varsa?
“Şu durmadan bağıranı diyorsun.”
Çayından bir yudum aldı.
“Evet, evet capcanlı bir kızdı.’’
“Amaan bırak Allah’ını seversen edepsizin tekiydi, hatırlamıyor musun kaç gece onun sesi yüzünden uyuyamadık.’’
“Neyse neyse, sen onları bırak da senin sınavın nasıl geçti? Onu söyle bakalım’’
“Hiç işte, her zamanki gibi.’’
“Ben yarın gidiyorum Esma.’’
“Nereye abla?’’
Cevap vermedi.
‘‘Abla?’’
Yine cevap vermedi. Onu konuşturmak istiyordum. Nereye gidecekti acaba?
‘‘O teyze öldü galiba Adalet abla.’’
‘‘Tahmin ettim, ama insan konduramıyor işte.’’
Sonra duraksadı…
‘‘Peki ya kız?’’
Meraklıya bak sen, nasıl da canlandı hemen.
“Bilmiyorum abla, ama çekmiş gitmiş galiba’’
‘‘En güzeli’’ diye mırıldandı kendi kendine.
‘’Esma…’’
‘‘Efendim Abla’’
‘‘Eşyalarımın bir kısmını sana bırakıyorum. Biri sorarsa, ailesinin yanına döndü dersin.’’
‘‘Abla nereye?’’
Cevap vermeyeceğini anlayınca odadan çıktım.
ADALET
Elindeki şişeye baktı, göz ucuyla içinde kaç ilaç olabileceğini kestirmeye çalıştı, bir elini karnına koydu. Yüzüne garip bir gülümseme yerleşti. Yerinden hiç kıpırdamadan bir zaman öncesine kadar çok gürültülü olan o evi izlemeye koyuldu.
Evin o en renkli, en sesli zamanlarını anımsamaya çalıştı, anımsayamadı. Baktığı tüm evler ne kadar da griydi.