“Hepimizin rahatını kaçıran günler olmuştur. Güneşi eskitip bir an önce ay ile buluşmak istediğimiz, bir dokunuş unutup ansızın kendimizi içinde bulduğumuz göğsümüzü daraltan, hiç bitmeyecekmiş gibi günler…” Diyor Mert Efe SUVAL.
Bugünkü konuğumuz bir şair.
Mert Bey hoş geldiniz.
-Merhaba, hoş buldum.
“Dolunay Dehşeti” ve “S” adlı şiirleriniz beni çok etkiledi. Yazım hikâyelerini ya da size ilham veren noktalarını bizimle paylaşır mısınız?
-Elbette, Dolunay Dehşeti aslında iki farklı şiirin birleşiminden ortaya çıktı. İlk kısmın yazımı çok basit bir biçimdeydi. Soğuk bir kış akşamı, geç bir saatte evime dönerken sokağımda her gün gördüğüm boş ev dikkatimi çekti. Kırık camının bir parçasında dolunayın yansımasını görebiliyordunuz. İnsanın içine ürperti veren bir görüntüydü. İkinci kısmı ise -o zamanlar birlikte değildik- şimdiki kız arkadaşıma yazdığım bir şiirdi.
“S” ise adını yine kız arkadaşımdan alan bir şiir. Benim için dünyadaki ikiciliği temsil ediyor. Bir tarafta cennetin uçsuz bucaksız bahçeleri, bir tarafta karanlığın şehveti derken burada iki tarafın da çekiciliğine parmak basmak istedim. Adını kız arkadaşımdan almasının sebebi ise; bu karanlık ve aydınlığın bize uyarlanması. Bazı günler o, bazı günler ben karanlık oluyorum ve birbirimizi anında aydınlatabiliyoruz.
Şiir yazmanın sizce özel bir durumu var mı?
-Şiir yazmak duygusal insanların işidir. Özel bir durumu varsa o da budur. Duygusal olmak. Karmaşık duygu durumlarına yaslanıp kendini etkili ifade edebilmek bence önem arz eder. Büyük ustalar kadar duvarlara kurşun kalemle kazınan şiirler bile özeldir, bir anlatıya sahiptir.
İstanbullu olmanı bir Şair için özel bir yeri var mı?
-Büyülü bir kentte yaşamak her şair için rüya gibidir. İstanbul ise kanımca dünyadaki en güzel şehirlerdendir. Bir şair olarak böyle bir kentte yaşamak beni canlı tutuyor, besliyor. Yaşadıkça, gördükçe, insanların seslerini duydukça kendimi canlı hissediyorum. Elbette İstanbul’da yaşamamış büyük şairler çıkmıştır ama İstanbul’da olmak farklı bir ekoldür. Bunun bir parçası olduğum için kendimi özel hissediyorum.
Sizce şiir nedir?
-Bu soruya yüzyıllardır çeşitli cevaplar verildi, verilmeye de devam ediyor. Bana göre şiir, kendini etkili ifade etmek, okuyanın kafasında bir manzara ve duygu durumu oluşturmaktır. Bu zor bir iştir. Orada hiç bulunmamış, sizinle aynı hisleri hissetmemiş insanlara bunları sadece kelimelerle kısa bir biçimde hissettirmek… Eğer bu manzara ve duygu durumu okura geçmişse etkili bir şiir ortaya çıkmış demektir.
Neden şiir yazılmalıdır?
-Şiir yazmak kendini ifade etmenin onlarca yolundan biri. Yazan herkesin de bir sebebi vardır. Benim yazma sebebimse kendimi en etkili kelimelerle ifade edebiliyorum. Günlük hayatta insanlarla iletişim halindeyken maskelemek zorunda olduğumuz birçok duygu ve kelime vardır. Fakat kağıt ve kaleminiz olduğunda özgürsünüz. Bu özgürlüğü yakalamak isteyen her insan şiir veya diğer yazı biçimlerine başvurmalı diye düşünüyorum.
Okuyucular lerinizi de neyi bulmalı?
-Şiirlerimde kendilerinden bir parça bulmaları beni mutlu edecektir. Birisi benim bir şiirim ile ilgili kendinden bir şey bulduğunu söylediğinde gerçek ve tutarlı bir iş yaptığımı hissedip mutlu oluyorum.
Mert Efe kimdir?
-Mert Efe, kendi hayatının koşturmacasında olan, öğrencilik hayatını sürdüren, bir şeyler üretmekten zevk alan ve kendini sürekli geliştirmeye çalışan biridir.
İlk şiirinizi yazdığınızda ne hissettiniz?
-İlk şiirimi 9-10 yaşlarında yazmıştım. İçeriğini tam hatırlamasam da tek çocuk olmaktan yakınan, bir kardeşim olsaydı onunla neler yapabileceğimi hayal ederken bunu şiirle ifade etmek isteyen bir Mert tarafından yazılmıştı.
Mert Efe bu kitabı çıkarmaya neden ihtiyaç duydu?
-Uzun süredir yazdığım şiirleri bir kitap haline getirme fikri aklımdaydı. Kitapları oldum olası büyülü bulmuşumdur. Bir gün benim de bir kitabımın olmasını çok istiyordum. Şiirleri bir araya getirdim, şanslıydım ki ardından gerisi geldi.
Kitabınızda sizi özellikle etkileyen, bu benim dediğiniz bir şiir var mı?
-“Bir Rüyada Yaşıyorum” şiirim kitapta olan, olmayan, kitaptan sonra yazdığım şiirlerim arasında bile hala en sevdiğimdir. İçeriğinden de anlaşılacağı gibi kız arkadaşımla olan ilişkimin bana hissettirdikleri üzerine oluşmuş bir şiirimdir.
Şiir yazmanın özel bir ruh hali var mı?
-Buna inanmıyorum. Şiir yazmak için duygusal olmak gerektiğini söylemiştim fakat bir duygu durumuna girmeyi beklemek yazana hiç yol kat ettirmez. Evet, bir ruh halinden dayanak alıp yazmak en doğal ve gerçek eserleri ortaya çıkarır ama önemli olan o ruh halinde değilken dahi o hal içindeymişçesine yazabilmektir.
”Esinti” adlı şiiriniz bana farklı geldi hikayesini bizimle paylaşabilir misiniz?
-“Esinti” karmaşık bir duygusal çözümsüzlüğün içinde ortaya çıktı. Aynı anda hem bireysel, hem çevremdekilerle yaşadığım birkaç mevzu, içinden çıkılması zor bir hale gelmişti. Böyle bir zamanda her zaman olduğu gibi kaleme sarılıp kendimi rahatlatmak, ifade etmek istemiştim.
Sizi en çok etkileyen şairler kimler?
-Bu listenin tamamını saymaya kalksam uzar gider ama birkaç isim vermek gerekirse, Nazım Hikmet, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Pablo Neruda, Sylvia Plath, Shakespeare diyebilirim.
Şiir evrensel midir?
-Şiir, yazıldığı dili anlayan her insana hitap eder. Bu noktada evrensel diyebiliriz ama çeviri konusunda şiirin etkisinin azaldığı kanısındayım. En güzeli orijinal metni okumak diyebilirim. Bu noktada şiirin evrenselliğinin kısıtlı bir evrensellik olduğuna inanıyorum.
Sizce bir şair nasıl olmalıdır?
-Bir şair en nihayetinde iyi bir gözlemci olmalıdır. Hislerini izleyebilmeli, yorumlayabilmeli ve kendine kulak verebilmeli diye düşünüyorum.Ceketinin yakalarını kaldırıp ara sokaklarda yürümek şairi bir yere kadar belli başlı temalarda besler sadece. Bu konuda “şair” denince akla gelen tiplemenin zayıf ve tutarsız olduğunu, hatta şairlerin bile kendilerine bakış açılarını değiştirmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Tarihten bir şairin bir şiiri olmak isteseydiniz hangi şairin şiir olmak isterdiniz?
-Buna da verebileceğim birçok cevap var ama Turgut Uyar’ın “Geyikli Gece” şiiri olmak isterdim.
Şiir yazmak isteyenlere tavsiyelerini nedir?
-Şiir yazmanın aceleye getirilecek bir süreç olmadığını düşünüyorum. Bir şiir 1 haftada da bitebiliyor, 1 senede de. Bu yüzden genç bir şair olarak şiir yazan kişilere acele etmemeyi, yaptıkları işi benimsemelerini önerebilirim.
Kitabınızın ne yaptınız?
-Kitaptaki şiirler, çoğunlukla karanlık temada şiirler. Bu temaya uygun, kapsayıcı bir ad olması için bu şiirlere uygun bir ad seçmek istedim.
Kitabı nedir hadi neden “Rahatımı kaçıran günler”?
-Şu anda halihazırda bir roman ve öykü kitabı üstünde çalışıyorum. Kitapta yer vermediğim ve yeni şiirlerim de var. Bir süre üstlerinde çalışıp son hallerine ulaştırmak istiyorum. Uygun koşullar olursa devam kitabının gelmesini çok isterim.