bulutsuz bir sonbahar sabahı
bekleyen kimselerin olmadığı yerlere
kavgalar ve kargaşalardan sıyrılıp
tasasız ve telaşsız bir rüzgar esintisi
ardından çıkıp gideceğim
ceplerime sığdıramadığım
düşleri ve bekleyişleri bırakarak
kilitli bir küçük çekmecede
kendi içinde tutarlı
gece yarısı ucuz serserilikleri arasında
yalnızlığı gün be gün artan kentin
kaygısız gençleri sevişecek sahillerinde
kimselere aldırmadan
karınca yuvaları ve güvercinler
gökyüzü ve renkli ışık fişekleri
yeni umutlar doğurtacaktır elbet
ortadan kaldırarak diri geçmişi
yaşlılığın sırta ağır bir yük gibi bindiği
bulutsuz bahar akşamlarında
kararsız hızlarda geçecek
sarı akasya kokulu zaman
ufuktan doğan o duru güneş
mihenge vurur da
kendi anlamlandırmaları ve nedenleri olan
yüzüne güller o yüreği
ve hafif rüzgarla titreşen papatyalar
anımsatırsa değişmeyen şeyleri
belki koynunda O’na yazdığım şiirlerle
bir haziran sabahı çıkıp gelecektir