İncirler esrir
göğsü alınmış göklerin altında
Yüzümde tıraş sabunu kokan akisler gezinir
Kanar ayartılarla amigdalam
Tahta divan gıcırdar kel kilimler üstünde
ve biz, her şeyin altında
ve üstünde her şeyin,
sevişerek terletiriz zamanı
Kırmızı bir ezgi asılmıştır duvara
bir ses, kimsenin işitmediği tapınaklardan
bir ‘Exupéry koyunu’
Kambur kedilerin oyunu mayhoş nefeslerimiz
Ertesimiz yok ellerimizden gayri
Yağmur besbelli
O çalkınan gebeliği suların
O her gurupta çıldırtan bizi
Besbelli hançeremize imrenen hançer
Sükûn
ve çıvgın gövertisi ye’s kanyonunun
Uçulmaz içleri içlerimizin
biliyorum o kısık gözlü kambur kedilerin…
Çünkü sapkınız durmadan
durmadan bakiriz
Kafamız yarım, bağrımız noksan
-ümüğümüz düğüm-
Yaklaşan kar sırtımızdan belli
besbelli
kavurucu karasıyla alnımızdan…