DİLŞAD OLMAK – YAĞMUR KÖSE
Çok mu zor mutlu olabilmek veya birini mutlu etmek? Bizler, çok mu uzak yerlerde arıyoruz mutluluğu? Ufak şeylerle neden yetinemiyoruz?
Düşünüyorum mesela; beni en mutlu eden, etrafımdakilerin bana beni çok değerli hissettirdikleri anların çoğu küçük şeyler aslında. Bana sevdiğim şarkıcının şarkılarını göndermeleri tüm günümü güzelleştirebiliyor veya hasta olduğum zaman kilometrelerce öteden birisi sanki bi’ mesajıyla tüm gece başımda bekliyor, varlığıyla ilaç gibi geliyor. Kimisi eve vardığım zaman aramamı istiyor, annem sevdiğim yemeği yapıyor.
Küçük şeyler sevindiriyor ruhumu. Böyle olması gerekiyor zaten. Sevdiğiniz birinin en sevdiği şarkıyı sizinle dinlemek istediğini düşünün mesela. Ya da ufak bir hediye alıp “Görünce aklıma sen geldin, seversin diye aldım.” dediğini. Ne kadar kıymetli aslında; onca olayın içinden neyi seveceğine, seni neyin mutlu edeceğine kadar dikkat etmiş, üstüne bir de unutmamış ve seni mutlu etmek için çabalamış.
Çok uzak yerlerden beklenmemeli, yanı başımızda onlarcası varken. Bu kadar güzel hisleri yaşayabiliyorken “Mutsuzum!” diye yakınmak bencillik olmaz mı?
Peki biz kendimizi nasıl mutlu ve memnun edeceğiz? Aslında belki de en zorudur bu.
Çünkü hep en iyisini yapmak isteriz, ne yapsak yetersiz gelir. Oysaki temiz havada yarım saat yürümek, yolda gördüğümüz kedinin başını okşamak bile aslında ne kadar iyi hissettirir bizi…
Henüz vaktimiz varken sevdiklerimize bizim için ne kadar kıymetli olduklarını ve onları ne kadar çok sevdiğimizi her fırsatta söylememiz gerekiyor bence. Tabii kendimize de hatırlatmalıyız bunu.
Mutluluk, mutlu olmak isteyenindir. Onun için çalışırsan, senindir.