YAŞAM PARADOKSU – AZRANUR ERCİN
Cevabı olmayan ya da olsa bile öğrenemeyeceğimiz sorular sormak bizleri hep içine çekiyor
galiba. Kimi zaman bu eşsiz gizemin peşinde sürükleniyor, zihnimizin derinliklerine indikçe, aklımız
karıştıkça düşünmenin hazzına varıyoruz; kimi zamansa bu düşünce çukurunda
hapsoluyoruz. Düşünmek… Bize var olduğumuzu hatırlatan en güçlü eylem. Bazen bizi bulutların
üstünde uçurur bazen de çıkmaz sokaklara sokar. “Düşünce” sözcüğünün eskiden melankoli, iç sıkıntı
anlamında kullanılmasına şaşırmamalı.
Benliğimizin farkına varmak için en güzel yollardan biri düşünmektir demiştik. Bu düşünce
denizine girmenin ilk adımı elbette soru sormaktır. Kendinle, evrenle ilgili sorular sormak, sorgulamak
hayatı anlamdırmanın başlangıcı sayılabilir. Bu yüzden felsefede sorular cevaplardan daha
önemlidir. Zaten yanıt sorunun açtığı yolun sonundadır. Fakat o yolun sonuna ulaşmak her zaman
kolay değildir. Hatta bazen mümkün değildir. “Sormak, cevap vermekten daha kolaydır.” demiş Platon.
Doğru. Çünkü soru sormak sadece yolculuğa başlamaktır, bir merak kapısını aralamaktır. Sonuna
varmak için seni nelerin beklediğini bilemezsin. Kaldı ki her zaman yanıt bulacağının da garantisi
yoktur.
Aklımız, düşüncelerimiz çıkmaz sokaklarla doludur. Bazılarımız için zihnin bu çıkmaz
sokakları derin bir huzursuzluk doğurur. Çünkü bazen cevaplar da sorular kadar önemlidir. Bu
belirsizlik günlük hayatta ikilemler yaşamamıza sebep olabilir. Mesela yaptıklarımızla yapmak
istediklerimizin farklı olması, ya da daha kötüsü ne yapacağımızı bile bilememek bu soru
işaretlerinden kaynaklanır. Bu belirsizlik, bu iç karmaşa bizleri bir kaosun ortasında yapayalnız
bırakabiliyor. Cevapsız sorulardan doğan bu kısır döngü zamanla bir iç paradoksa dönüşüyor. Düşünün,
emin olmadığınız şeyler üzerine bir hayat kurmaya çalışmak bizleri sürekli kararsızlığa, ikilemlere
itmiyor mu?
Bazen de cevaba ulaşmak çok daha ağır mahiyette olabiliyor. Umduğumuz cevapları
alamamak, değişim, boşluğa düşmek… Zaten bazen alacağımız karşılıktan korktuğumuz için sormaktan
çekinmez miyiz? İşte, sorgulamak cesaret işidir. Sonucu ne olursa olsun sormaya cüret etmek, bir
yanıtın peşinde iz sürmek hayata değer katmak için bir neden olamaz mı? Hiçbir zaman
öğrenemeyeceğimiz bir şey olsa bile, her şeye rağmen bir karar almak bizlere hayatta sağlam bir duruş
kazandıracaktır. Aksi takdirde bu yaşam paradoksunda sıkışıp kalacağız.