Genel

Aradaki Yedi Farkı Bul! – Ceren Cebeci

 

Bilirsiniz bir yılda dört mevsim vardır. Bu dört mevsim her yıl kovalamaca oynayan çocuklar gibi birbirlerinin peşinden koşarlar. Aralık, ocak ve şubattaki kovalamacayı kış kazanır bizde mevsim olarak kışı yaşarız. Mart, nisan ve mayıstaki kovalamacayı ilkbahar; haziran, temmuz ve ağustostaki kovalamacayı yaz; eylül, ekim ve kasımdaki kovalamacayı sonbahar kazanır. Bu bahsettiğimiz kovalamacayı kim kazanırsa biz o mevsimi yaşarız. Bazen mevsim geçişlerinde havalar bir sıcak bir soğuk olur ya o zamanlarda mevsimler kendi aralarında inatlaşıyordur belki de?

Ama şuna bir kesinlik getirelim ki içinde bulunduğumuz nisan ayında kovalamacayı ilkbahar kazandı. Güneş, masmavi gökyüzü, yeşermiş çimenleri, arılar, bulutlar ve her biri birbirinden farklı çiçekler. Son dediğime dikkat edin ”her biri birbirinden farklı çiçekler”. Aslında hepsi yaprakları, polenleri ve renkleri olan birer çiçek ama farklı olan çok yönleri var. Renkleri. boyları, görünüşleri, taç yaprakları, bazılarının kokusu olmasa bile kokuları da birbirinden farklı. Hatta kokularının olmaması bile bir farklılık aslında çiçekler için! Çiçeklerin bu birbirinden farklı olma yönleri de insanlar gibi aslında ama şöyle bir fark var ki insanlar bazen farklılıklarını benimseyemiyor, o farklılıklarla yaşamayı bilemiyorlar. Oysa çiçekler öyle mi? Kokuları olmayan çiçekler bile boyunlarını büküp kalmıyorlar öylece. Mesela kokusu olmayan ayçiçeği. Hiç üzülüp güneşe sırtını dönüyor mu? Hayır! Tam tersine yüzünü hep güneşe dönmeye devam ediyor. Çünkü kiraz çiçekleri ona moral veriyor. Dünyanın en kötü kokan çiçeği titan arum bile açmaktan vazgeçmiyor. Çünkü orkideler ona ”sen de değerlisin” diyor. Çiçekler farklılıkları ile yaşayıp ilkbaharı oluşturuyorlar. Sizce de o manzara çok hoş olmuyor mu? Güneş yavaşça uyumak için gökyüzünden çekilirken gökte oluşan pembe, mor ve turuncu renkler, kırsal bir alanda papatyalar, zambaklar, sümbüller, laleler, güller ve menekşeler. Hayal etmesi bile insanda müthiş bir his uyandırıyor bence. Peki bu bahsettiğim manzarayı sadece menekşe veya sadece zambak ile oluşturabilir miydiniz? Ben pek sanmıyorum çünkü birlikteyken daha büyüleyici oluyorlar. Belki insanlarda farklılıklarını kabullense ve birlikte yan yana dursalar daha büyüleyici olurlar ne dersiniz? O halde şimdi de insanların farklılıklarından bahsedelim.

İnsanların da çiçekler gibi boyları ve renkleri faklıdır aslında. Ama en büyük ve en önemli farkları nedir biliyor musunuz? ”Balonları”. Şimdi ”insanların balonları” derken neden bahsettiğimi pek anlatamamış olabilirim o yüzden açıklamak istiyorum. Balondan kastım insanların kalpleriydi. Bilirsiniz hani kalp şeklinde balonlar vardır sonra bir de farklı renklerde kalp emojileri vardır ve her renk emoji farklı bir anlama gelir ya aynı öyle. Mesela kırmızı renkli kalp sevgi, sarı renkli kalp dostluk demektir. İnsanların kalp şeklinde balonları buna göre renk alır. Eğer bir insan dostluk kurmayı çok iyi biliyorsa kalbi sarı, etrafındakileri sevmeyi biliyorsa kalbi kırmızıdır bana göre. Hatta eğer bir kişi bu renkli kalp emojilerinin anlamlarının hepsi ile uyumluysa balon kalbi gökkuşağı gibi rengârenk olur. İnsanların farklılıklarını da işte bu balon kalpler belirler. Kimisinin balon kalbi simlidir, kimisinin içinde boncuk vardır, kimisi üstüne çiçek çizmiştir, kimisi üstüne yazılar yazmıştır. Ama her türlü hepsi birbirinden farklıdır. Dolayısıyla insanların kişilikleri de farklıdır. Bu ”farklı” kelimesi neymiş böyle bir türlü peşimizi bırakmadı. Eh ne de olsa aynı renk olursak hepimiz gökkuşağımız olmaz! Gökkuşağımız olmadığı gibi cazibemiz, birlikteliğimiz ve beyaz rengimiz de olmaz. Hani beyaz bütün renklerin karışmasıyla oluşur aynı zamanda barışı da simgeler ya ondan dedim.

Şimdi herkesten bir isteğim olacak. Öncelikle mevsimleri düşünün sonrasında da çiçekleri, bir baloncunun elindeki balonları, gökkuşağındaki renkleri ve insanları. Hepsinin ortak yönü ne peki? Tabi ki farklılıkları yani birbirlerinden farklı olmaları. Ama birbirlerinden ne kadar farklı olurlarsa olsunlar birlikteyken harikalar. O yüzden farklılıkların kabullenilebilir ve güzel şeyler olduklarını unutmamanızı istiyorum. Bir kişi kendini ne kadar iyi bilirse ve kendini olduğu gibi kabullenirse dünyaya o kadar çok faydası dokunur. Ne kadar çok kişi kendini ve birbirini severse de dünya o kadar yaşanılabilir bir yere dönüşür.

 

 

+7

Bir cevap yazın