SON SINIR
Uzay son sınır diye başlıyor bir adamın hayali ve onun gelecek diye anlatmaya başladığı hikâyesi göz açıp kapayıncaya kadar günümüzü ışık hızında geçip 24. yüzyıl ve ötesine görtüyor bizi. Bu adam Gene Roddenberry’den başkası değil. Roddenberry bir Isaac Aşimov ya da Arthur C. Clarke değildi hiçbir zaman ama bizi bilinen son sınıra en güzel şekilde çıkaranlardan ve o sınırın ucunda gezdirenlerden biri de o oldu.
Bilim kurgunun genel sinematik evrenin en kült film ve dizilerinden oluşan iki ayrı serinin birinin adı Star Trek diğerinin adı da Star Wars’tır. Star Wars Türkçeye ‘Yıldız Savaşları’ diye çevrilmişken bir Star Trek ise ‘Uzay Yolu’ diye çevrilmiştir. Oysa iki Star’da Yıldız anlamına gelmektedir. Bu çeviri farkının nedenini bilinmez fakat tahminimce çevirenler aralarında yıl farkı olmasına rağmen iki Star’ında bilim kurgu için kült olacağı ve karışmaması için yapmış olabilirler. Tabii ki bu görüş bir şakadan ibaret ve çevirinin o nedenini bilmiyorum.
Benim yaptığım bu fazla komik olmadığını bildiğim şakadan sonra size “Turist Ömer Uzay Yolunda” filminden bahsetsem eminim izleyenlerinin gözünde gerçek bir tebessüm olacaktır. Bahsettiğim Türk filmi orijinal serinin filmlerinin başlamasından önce ve bana kalırsa taşlama olarak ve 1973 Türk sineması teknolojisine göre çok iyi. Yalnız Gene Rodeenberry’nin bu film hakkında bilgisi var mı ve görüşleri neydi diye bir bilgiye rastlamadım. Muhtemelen hiç görmedi ya da önemsemedi ki Türk ekipten kimse filmlerde görev almadı ki bu kesinlikle Roddenberry’nin kaybı oldu.
Roddenberry’nin Star Trek’i ilk başladığında yıldız tarihi olarak 1999 olarak kaptan Kırk’ün seyir defterinde kaydı yapılıyordu ki zaten ilk Star Trek serisini izlediğinizde çok fazla kendinden ve bir önceki döneminden esintiler barındırdığını görebilirsiniz. Dizinin yayınlandığı 60’lı yılların kültür ve tarzıyla 30 yıl sonrasında geçen bir bilim kurgu. Dönemine göre iyi ama geleceğe göre pek de doyurucu değil. Bu yüzden ve başka etkenlerinde etkisiyle ilk Star Trek’i çok sevmem. Fakat şunu da kabul etmem gerekiyor ki Roddenberry ilk Star Trek’inde bile çok akıllıca bir iş yapıp insanlarda olan duygu ve karakter özelliklerini uzaylı ırklarının genel özellikleri olarak bölmüş ve Mr. Spock(mantıklı Vulkan ırkı) Klingonlular ve nice ırklar yaratmıştır. Ayrıca Klingonlulara yok olmuş Afrika dillerinden yeni bir dil oluşturmuştur. Fakat Roddenberry’nin ilk Star Trek’i yayınlandığı sezonla çok ilgi görmeyip yayından kaldırılmış ve çeşitli kanallarda gösterilmeye başlanmıştır. Gösterimler sürerken ABD’nin uzay programı hız kazanmış ve bu durum da Star Trek’e olan ilgiyi arttırmıştır. Roddenberry de bu ilgiyi ölçmek için olacak ki 1973-74 yılları arasında iki sezonluk Star Trek dizisinin çizgi film halini çıkarmış, tv teknolojisinde yapamayacağı yeni teknolojileri hikâyeye adapte etmiştir. Ardından ilginin iyice arttığını görünce kaptan Kirk ve Mr. Spock’lu tayfasıyla 1979’da “Uzay Macerası” filmiyle beyaz perdeye ışık hızında girmiştir. Uzay Macerası filminde Roddenberry’nin ne kadar yaratıcı olduğu göz önüne çıkmaktadır. Film de yüzyıllar önce uzaya fırlatılan bir uydunun dünyaya geri dönüşünü konu alır. O uydu muhtemelen Voyager 1 uydusudur bu yüzden film izlenmeye değerdir. Ardından Roddenberry kaldığı yerden devam edip Star Trek Next Generation ile ustalık eserini yaratmıştır.
Yarattığı son serideki Data ve Q karakterleri özellikle izlenmeli. Q karakteri ile uzaylıların gözünden dünya ve insanlığa bakış bir başyapıt niteliğindedir. Son eseri sırasında aramızdan ayrılan Roddenberry uzaya gömülen ilk insanlardandır.
Roddenberry, Lucas’tan daha başarılıdır ve bunun başlıca nedeni etkileridir. Son eserin de insani iliskileri son derece iyi işlemesi ve felsefik işleyişi ile gücünü gücünü göstermiştir. Lucas onun kadar başarılı değildir bu alanda ama basitliği onu daha yukarı taşımıştır.
Roddenberry, ileri görüşlülüğü ile belki de gerçek bilime yön vermiş, yarattığı galaksi sayesinde ileri görüşlülüğünü son kırıntısına kadar kullanmayı başarmıştır. Ona iyi bir yazar demek çok zor olsa da kurduğu ekip sayesinde iyi bir yapımcı ve yönetmen olduğu söylenebilir. Şu an uzayın bir köşesinde seyahat eden bu kaşifi saygıyla selamlıyorum. Kim bilir belki de koyduğu son sınırı ilk o geçecektir.