TUHAF ŞEYLER DÜKKANI – NEHİR YÜKSEL – 11 YAŞ
Evimizin karşısında dedemin bir dükkanı var. Her gün ben de oraya mutlaka uğrar, dedemin yanında az da olsa oturur vakit geçiririm. Çoğunun ne işe yaradığını bile bilmediğim malzemelerle oynamayı hep keyifli bulurum. Her gittiğimde dedemin dükkanı çok dağınık olur. Orayı daha derli toplu hiç görmedim. Akşam dükkanı kapatıp evine giderken bile toplamaz. Ali dedem dağınık olmasına dağınık ama bir o kadar da eğlenceli, iyi kalplidir.
O gün evde otururken çok sıkıldım. “Dedemin dükkanında kendimi oyalayacak bir şeyler bulurum” diye düşünerek soluğu dükkanda aldım. Boyalar, fırçalar, vidalar, tahtalar, tornavidalar ve diğer tamirat malzemeleri sanki bugün her zamankinden daha dağınık bir halde beni karşılamışlardı. Dükkanın iç kısmına baktım, dedem görünürde yoktu. “Dükkanın hemen bitişiğindeki bakkal amca ile satranç oynamaya mı gitti acaba?” diye düşündüm. Gidip baktım, orada da yoktu. Ben de dükkanın içinde beklemeye koyuldum. Bir anda tahtalar yavaş yavaş hareketlenmeye, tıkırdamaya başladı. Hemen arkasından üzerime üzerime doğru gelen tornavida ve fırçaları görünce bağırmaya başladım. Çok korkmuştum. Hemen eve gidip dedemi telefonla aradım. Benim korkulu sesime karşın dedem gülüyordu. “Ben dükkandaydım, nereye kaçtın hemen?” dedi. Tekrar dükkana gittiğimde dedem beni daha kapıda görür görmez gülmeye başladı. Meğer az evvel de iç rafların arkasına gizlenmiş ve bana 1 Nisan şakası düzenlemiş. Tahtalara, fırçalara, tornavidalara bağladığı ince iplerle onları hareket ettirmiş.
Eve dönünce anneme ve babama olanları anlattım. Şakacı dedeme hepimiz çok güldük. Bir sonraki 1 Nisan’da bu kez de ben dedeme şaka yapacağım. Yaramaz dedemden intikam almadan olur mu hiç?