Röportaj

ACCESS THE BARS

 Hepimizin içi aynı şekilde atomlar ve atom altı parçacıklar… Yani bir cam parçası ile ben özünde aynı yapı taşına sahibiz ve bizi ayıran tek özellik, hislerimiz. Cama şekil verme gücüne sahibiz, evren de bize şekil verme gücüne sahip. Bu bizi bir cam yapar mı o vakit?

Cevap: yapmaz. Çünkü biz istemeyi bilen ve şekillendiren varlıklarız. Özellikle aramızda sanatçı diye adlandırdığımız yaratıcılar bunu yapıyorlar. Ben de yazarak bir şekilde bu yaratım işinde olduğumu düşünüyordum ve bir süre önce tıkanma noktası yaşadım. Yazma konusunda gerçekten sıkıntılı bir süreç; yaşayanlar bunu iyi bilir. Bir çeşit korku tünelinin en karanlık noktası gibi ve ışık yok. Orada karanlığın bir bütünü olmayı bekler duruma gelmişken Access the Bars kolaylaştırıcısı ve değerli dostum Kinem Şeker beni oradan çıkardı.

Bu süreci Kinem ile röportajımda sizinle paylaşmak istiyorum.

        Kinem seni tanıyabilir miyiz?        

Canım arkadaşım dostum İlker’ciğim öncelikle senin varlığın için ve hayatımı onurlandırdığın için şükürler olsun.

Şu ana kadar cevaplamakta en çok zorlandığım soru bu oldu. Aynı zamanda kendime en çok sorduğum soru da buydu. Ben kimim? Burada ne yapıyorum? Buraya kim olmaya ve ne yapmaya geldim?  İsminin anlamı “Biz kimiz?” olan biri için çok da şaşırtıcı değil aslında.

32 yaşındayım, bu güne kadar bu soruya hiç içime sinmeden yaptığım işi, okuduğum okulu, sevdiklerimi ve sevmediklerimi anlatarak cevap verdim. Bu dönemlerdeki en büyük kargaşam ise bunların hiç birine ait hissetmememdi. Ta ki 2 yıl önce hayatım önce karmakarışık bir hale gelip sonra misler gibi çözülmeye başlayana kadar. 8 yıldır çalıştığım yerde artık gerçekten mutsuz olduğumu ve artık orada olmak istemediğimi fark ettim. Hayır, muhasebe bana göre değil başka bi’şey yapmalıyım diye debelenirken koçluk eğitimi almaya karar verdim ve o esnada şu an kolaylaştırıcısı olduğum Access the Bars ile tanıştım. Şükürler olsun ki şimdi kendimi yaptığım işlerle, bulunduğum aile ile okuduğum üniversite veya başka etiketler ile tanımlamıyorum. Bu etiketsiz ligi ve tanımsız olmayı çok sevdim.

       Access the Bars nedir?

Hani bazen deriz ya “Bir düğme olsa da şöyle ona basınca her şey değişse.” diye. İşte Access the Bars tam olarak bu şekilde çalışan daha fazla bilince erişmemiz için tasarlanmış araçlar ve prosesler setidir.

Kafamızda bulunan, adına bar dediğimiz 32 noktaya dokunarak o temsil etmiş oldukları alanlardaki tüm tanımlamaları kısıtlamaları blokajları iptal edip geçersiz kılabildiğimiz müthiş bir masaj terapisidir. Ve bu bir tüyün havada süzülmesi kadar hafif ve keyiflidir.

       Access the Bars ne işe yarar?

Access the Bars herhangi bir şey veya her şey ile ilgili bu güne kadar sahip olduğunuz tüm karar yargı hüküm sonuç iyi ve kötü tanımlamalarınızı, bakış açılarınızı iptal edip geçersiz kılmanızı kolaylaştırır. Peki tüm bunları iptal etmek ne işe yarar derseniz? Herhangi bir şey ile ilgili bir bakış açısına sahip olmadığınızda sınırlılığı da ortadan kaldırırsınız ve artık sizin için milyonlarca olasılık vardır. Bu tüm bakış açılarını iptal etmek bazen korkutucu gelebiliyor. Bizi asıl sınırlayanlar, hayatımızda doğru olduğuna kesinlikle bağlanmış olduklarımızdır. Kişi yanlış olduğunu düşündüğü davranışını, fikrini değiştirmeye gönüllü oluyor. Fakat hayatımızda asıl bizi kutuda tutan daha büyük olasılıklar yaratmamızın önünde duran doğru olduğuna inandıklarımızdır. Durum böyle iken Access the Bars sorular sorarak, bilince başka bir realitede yaratabilme olasılığını gösterir. Hayatımız boyunca hep bi’şeylere cevap aradık. Bunun yerine soru sorsaydık bu neyi yaratırdı?

       Access the Bars’da en çok neyi seviyorsun?

Hızı ve kolaylığı… Yapmak istediğim bir şey olduğunda hemen yapmalıydım, harekete geçmeliydim. Bi’şeyleri bekletmek bayat yemek yemek gibiydi. Yıllarca kendimi bu davranışımdan dolayı yargıladım değiştirmeye çalıştım. Access the Bars ile ilk öğrendiğim şey zaten kendini yargılamayı bırakmak ve kendini kabul etmekti. Ve Access the Bars kitaplarının birinde şu cümleyi okudum. “Evren hızı sever.” bunu okuduğumda kahkaha atmıştım ve belki 10 defa tekrarladım. Müthiş bi’şeydi. Evet, işte tam olarak buydu hızlı olması. Çok kolay ve çok hızlı bir yolu var. Hep bi’şeylerin zor olması gerektiğine inanmış, zor olmadığında değersizmiş gibi tanımlayan biriydim. Böyle birine parmağını şıklatmak gibi bir araç veriyorsunuz ve al bununla eğlen diyorsunuz.

       Access’e ne zaman başlamaya karar verdin?

İşimi bırakıp yaşam koçluğu eğitimi almaya karar verdiğimde bu eğitimler esnasında Access the Bars’ı duymaya başladım. Sonra bir gün kanser olan kuzenime, sevgili arkadaşım Nazlı bir seans uyguladı. Ve ben o seanstan sonra seçimlerin hayatımızı nasıl değiştirebileceğine tanık oldum.  Bedenimizin, hastalıkların, ailemizin, her şeyin bir seçim olduğunu ve bunu dönüştürmeye muktedir olduğumuzu gördüm. Uygulayıcı olmaya karar verdim ve hemen eğitimini aldım. Sonra kolaylaştırıcı olmayı seçtim ve kolaylaştırıcıyım. “Kolaylaştırıcı nedir yahu?” diyenler için açıklayayım. Eğitimci olarak tanımlamıyoruz kendimizi. Hepimiz tam ve bütünüz aslında bunların hepsine sahibiz. Anne karnından itibaren bilişimizi yargılarla, etiketlerle, başkalarına ait yargıları, tanımlamaları satın alarak görmezden geldik susturduk. Ve şimdi bilince erişmeyi kolaylaştırıyoruz.

       Süreç nasıl işliyor?

Bir Access the Bars sınıfına katılan kişi Access the Bars’ın mantrasını, araçlarını ve seans uygulamayı öğreniyor. Bu sınıfa katılan bir kişi 2 seans başkasına uygular ve kendisine de 2 seans uygulanır. Günün sonunda bu tatlı, sonsuz varlık artık bir Access the Bars uygulayıcısıdır. Uluslararası geçerliliği olan bir sertifika sahibidir ve keyifle uygulama yapabilir.

       Access the Bars’ın felsefesi nedir?

Benim bakış açımla hayatı sorularla yaşama sanatı diyebilirim. Gary Douglas şöyle diyor “Soru her zaman güçlendirir, cevap ise her zaman güçsüzleştirir.” Soru sormak ve sonra her şeyi alıp kabul etmek hiçbir şeyi reddetmemek ve Access’in temel mantrası “Hayatın tümü bana neşe, kolaylık ve ihtişamla gelir.”

        Kimlere uygulanır?

Talep eden herkese uygulanabilir. Çocuklara ebeveynlerinin onayı ile uygulanabilir. Hamile kimselere uygulanabilir.

         Alanı sanat ve yaratıcılıkla mı sınırlıdır? Ki ben spastik engelli biri olarak işlevi sınırlı kolumu bir nebze de olsa kullanmaya başladım.

Access’te sınırlılık yoktur. Her şey mümkündür, her şey değişebilir. Her şey bir seçimdir ve biz her an yeni seçimler yapabilir ve değiştirebiliriz. Bu seçiminizi sevmediniz mi, hadi yenisini seçin. Dünkü seçimlerinizle meydana getirmiş olduğunuz bu realiteye, bu realite ile sınırlamış olduğunuz bedene sıkışmak ve sadık kalmak zorunda değilsiniz.  Şimdi her şeyin mümkün olduğunu bilseydiniz neyi seçerdiniz? Bugün şimdi bütün realiteleri değiştirecek, farklı ne olabilir ve yapabilirsiniz? Hayatınızı ve dünyayı daha iyi bir yer yapacak ne biliyorsunuz?

       Access the Bars’ı bana uygularken vücudumda enerji aktığını ve bu enerjinin güzel bir ağırlığı olduğunu deneyimlemiştim. Bunun sebebi evren ile kurulan bağ olabilir mi? Ya da başka bir açıklaması var mı?

Hepimiz evrenle bir bağ içindeyiz zaten. Sandığımızın aksine bugüne kadar biz evrenle bağ kurmayı değil evren ile olan bağımızı kesmeyi öğrendik. Anne karnından bu güne kadar her konuda neyin nasıl olması gerektiğiyle ilgili bir sürü şey dinleyerek büyüdük. Kalıplara sıkıştırıldık. Buraya olmak üzere geldiğimiz kişi olmamıza izin verilmedi.  Sonra onlardan görevi devraldık ve bizde kendimizi başka başka kalıplara sıkıştırdık. Hayatı iyi-kötü, doğru-yanlış diye tanımladık. Sonra ortaya çıkan kişiyle kavga edip durduk veya içimizde hep bir şey eksikti onu bulmaya öğrenmeye çalıştık.  Eksik yoktu aslında. Kayıp vardı: kendimiz. Kendimiz olmamız bu dünyada yapabileceğimiz en muhteşem şey. Kendimiz olarak müthiş farklıyız, eşsiziz. Evrenle kuracağınız sağlıklı bağ, kendiniz olmaktır.

Ve hissettiğin şeye gelirsek evet dediğin gibi seans esnasında bedende müthiş bir enerji akışı oluyor. Daha önce türlü sebeplerle sıkışmış olan bloke edilmiş tüm alanlarda enerji akmaya başlıyor. Seansın sonunda kişinin tüm çakraları dengeleniyor. Bu yoğun enerjiden dolayı seanstan sonra kişi çok acıkabiliyor veya canı çok fazla tatlı, tuzlu isteyebiliyor. Herkes enerjiyi farklı hissedebilir. Seans esnasında hiçbir şey hissetmeyen de olabiliyor. Bu çalışmadığı veya doğru yapılmadığı anlamına gelmiyor.

       Access uygulayıcısının, senin ve Nazlı Kınalı gibi pozitif enerji taşıması önemli mi?

Benim ilginç bakış açımla uygulayıcının yargısız olması gerekir.  Birbirinden farklı bir çok kişi ile çalışıyoruz. Access’in en önemli bakış açılarından biri yargısız olmaktır. Ben kendi adıma bunun olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte bir uygulayıcının nasıl olması gerektiği veya seansın nasıl olması gerektiği kısıtlayıcı bakış açılarıdır. 5 yıldızlı bir otelde yapılacak bir seans evde senin koltuğunda aldığın seanstan daha kaliteli değildir veya gidip sahilde parkta uzanırken yapmış olduğumuz bir seanstan da daha kaliteli değildir. Nasıl olması gerektiği ile ilgili beklentileri, kaygıları kenara bırakıp tadını çıkarmalarını tavsiye ediyorum)

       Son olarak söylemek istediğin ve okuyucularımıza bir mesajın var mı?

Kendiniz olduğunuzda zaten eşsiz ve muhteşemsiniz. Bu hediyeye ve her şeyi değiştirebilecek olan kendinize sahip çıkın. Bunu bir şeylerle savaşarak değil kolaylıkla öylesine naif meydana getirebilirsiniz. Bu güne kadar her ne olmuşsa ve ne yaşamışsanız kendinizi yargılamayı bırakın ve bugüne kadar hiç kimseye sarılmadığınız kadar kalpten sarılın kendinize.  Kalbinizin derinlerinde bildiğiniz o gücünüzü sahiplenin. Yolumuzu kesiştiren her ne varsa şükürler olsun. Tam da bu dünyanın ihtiyacı olan hediyesiniz ve  iyi ki varsınız. Birlikte daha fazla neler mümkün?

Kinem ilk röportajımda bana eşlik edip bu faydalı yöntemi anlattığın ve bana da uyguladığın için çok teşekkür ederim.

Bir cevap yazın